8.01.2012

Hava Limanında 5 Saniye


Söylemek istediğim çok şey vardı aslında.


"Bir ayşe hevesine kurban gittik.."


"Nasıl bakacaksın onlara, nasıl sevip nasil sarılacaksın? Nasıl öpeceksin, nasıl uyuyacaksın yanında ve dahası nasıl uyanacaksın onunla? "
"Bir başkasıyla nasıl mutlu olacaksın?"
"Ben seni unutamam sen beni nasıl unutacaksın?"


Bunlar birikti boğazımda. Konuşsam bağıracaktım. Bir ömür gibi geçen 5 saniyede kalbiniz size çok şey söyleyebilir. Bir anda her anı saniyenin binde biri bir sürede karşınızda belirir, hepsi de kahretsin ki güzel şeylerdir. Ne kadar ağladığınız sizi ne kadar kırdığı  falan degil; sarıldığınız, gülümsediğiniz, uyudugunuz anlar gelir. Güzel şeyler kalır hep, belki de olması gereken böyledir...


5. saniyenin sonunda aslında söylemem gereken her şeyi zaten söylemiş olduğumu fark ettim. Yapmam gereken her şeyi yapmıştım. Ben savaşı kazanmıştım. İnsan kendi sınırları içinde kendiyle savaşır, kendine yenilir, kendine kurban gider. Ben savaşı kazanmıştım. Ben yapmam gereken her şeyi yapmıştım, söylemem gereken her şeyi söylemiş, hiç olmayacakken koca bir masal yaratmıştım. Ben yıllar önce "seni seviyorum" derken kendimi yenmiş, bugün "seni seviyorum gitme" diyerek kendimi aşmıştım. 
O yenildi diye geçirdim içimden. Ailemin beni sevdiğine bu kadar emin değilken onun beni sevdiğinden emindim. Öyleyse o yenildi. O zaman bana onu sonsuza dek sevmek düşüyor, o olsun ya da olmasın...

Belki sonsuza kadar böyle düşünebilirdim, ta ki bana o son cümleyi kurmamış olsaydı.

Hava limanı eskisi gibiydi...
Bekleme salonundan geçerken defalarca orada heyecanla nasıl beklediğimi düşündüm. Hayaletler orada defalarca bir araya geldiler. Hayaletler...

Hayaletlerin yanından öylece geçip gittim.

Beyrut 2012 , "Zahir"




"Tuhaf rastlantılar tuhaf temaslar, önüne geçemediğim bir deliliğe dönüşmüş..Almış başını gidiyor"

NOT: Bu yazıyı yazarken bu şarkıyı dinliyordum. Paylaşmadan edemedim:)