Talih KUŞU(23 mart 2007)

Talih Kuşu pisliği ile meşhur bir kuştur. O yeşil-beyaz pislik o kadar değerlidir ki Beyazıd da bir çok insan o pisliğe bulaşmak için yem alır, kuşları besler ki gelip tepelerine...

Herneyse konu bu değil, konu geçen gün kendini talih kuşu yerine koyup bir Martı Jonathan edasıyla gökyüzünden süzülüp; beni en olmadık yerde en olmadık yerimden vuran Martı Şükrüdür. Evet, sinsi bir plana kurban gittim. Amerkan güçleri tarafından talihimi değiştirmekle görevli Martı Şükrü 9030 kodadlı CIA ajanı, şehrin göbeğinde bana saldırdı.

Hiç birşeyden habersiz, yolda güle oynaya gidiyordum. Aniden gökyüzünde garip bir karanlık güneşimi engelledi. Ne olduğunu anlamamaıştım. Martı Şükrü bir metre üzerimde hain emellerini gerçeklerştirmek için belirmişti. Kanat çırpışlarını duyuyordum. Kalbim küt küt atıyordu....Hain planı anlamıştım, Martı Şükrü ilk bombasını fırlattığı anda Matrixvari bir havayla kendimi geriye attım. Iskalamıştı. O an gözgöze geldik. "yemez anadolu çocuğu" der gibi bakıyordum. Ama MArtı Şükrü bu iş için eğitilmişti ve vazgeçmeyecekti. Vazgeçmedi de...Var olan tüm gücünü ikinci pislik için topladı, bağırsakları patlamak üzereydi, gözleri parladı ve son birkez kanat çırpıp çığlık atarak bombayı yolladı. İkinci manevram ise ancak saçımı kutarmaya yetti...Malesef vurgunu pantolonumdan yemiştim...Hemde çok alakasız bir yerden...Sol ön cebimden...
Görevini tamamlayan Martı Şükrü 9030 kahkalar atarak uzaklatı. Yenilmiştim...Gidip bir milli piyango bileti almalı mıydım? Kuş başıma pislemediime göre bu talih bana hangi konuda gelecekti? Amerika hain emellerine ulaşmışmıydı?
Daha da önemlisi, bu leke en sevdiğim pantolonumdan nasıl çıkacaktı?