9.12.2007

Ve sonbahar uyandı...

Ve yağmur Taksim'e yağdı....

Sonbahar cadde boyunca yürüyen herkesin yüreğinin kapısını çalıverdi işte... "Hey Millet ben geldim!"

"-Hadi bakalım kapatın aşk defterlerinizi... Ben geldim, güler yüzlü hüzünlerinizle şiirler yazın, acılarınızı hafifileteceğim yağmur damlalarıyla..."

************

Sonbaharı dinleyen bir delikanlı sahafın önünden geçerken gözü takılır, gider bir kitap alır. Eski kitabı açar, papatya kurusunun olduğu sayfa... Yıllar öncesinden bir şair seslenir tüm heybetiyle. Tarih 12 Eylül'ü vuruyordur. Delikanlı bahardan kalma aşkı yüreğinde bu sese kulak verir.

"Delikanlım..

İyi bak yıldızlara
onları belki bir daha göremezsin
Belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..."
"Nazım Hikmet"

Delikanlı kitabı kapatır ve yüzünü yağmura döner.....

***********

Sonbahar tüm kapıları çalıverdi işte... Kiminin baharlardan kalma serüveni vardı, vazgeçmek için vakti vardı, savaştı... Kimi vazgeçti, yüreğini aldı çekti gitti hiç dönmemek üzere. Biri vazgeçmeyi erdem saydı, biri kaçış... Her sonbahar biraz daha hüzünlendi yaşlı bilge Seyyah.. Çünkü değişen hiç bir şey yoktu. Çünkü her yağmurda yüzünün boyası biraz daha akıyordu gerçeğin.


"Bu gün benim gibi sevdalı var mı?
Bu gün benim gibi deli?
Yerlere serilmiş yüreği kan içinde.
Ben değilsem kim şu adam?
Bir zamanlar vardım , ben bendim.
Bu gün var olan neyin nesi?"

" Ömer Hayyam"

******************
Bir kadın... Yüreğinde bahardan kalma bir aşk... Adam köşeyi dönüp giderken, kadın vazgeçiyor sevmekten. Erdem ya da kaçış... Vazgeçiyor savaşmaktan. Adam köşeyi dönüp giderken kadın çoktan şehri terkediyor.

"Bİr ikindi vaktiydi..
Cesaretimi rüzgara katıp
Kararımı verdim
Kimse fark etmeyecekti gittiğimi
Kirli bir arabanın camına
"hoşçakal şehrim" yazmasaydım...."
***************
Sonbahar bütün kapıları çalarken....

Sonbahar aşkın hüzün hali...
Sonbahar gerçeğin yalın hali...
Sonbahar eylülün onikisi...
Sonbahar ...sevgili....

No comments:

Post a Comment