4.09.2010

Görmeden, Dokunmadan ve Öldürmeden...

Duymak ama dokunamamak...

Tüm korkuların üzerine yürüyerek bir adım, bir adım bir adım...Gerçeğe atılmış onlarca adım...Koşuyorum artık. Düşmek mi? Fark eder mi? Hakkını vere vere düşmeli insan. Ve hakkını vere vere düşmeyi öğrenmeli... Dimdik ayakta koşamaz kimse...

Görmek ama dokunamamak...

Artık yenilmezmiş gibi güçlü... Savaş meydanında etrafına bakıyor ve sadece O. Savaşmaya gerek var mı? Elindekilerle bütün duvarları yıkıyor ve bu savaşa bir son veriyor.Ve herkes, herşey birer aynaya dönüşüyor etrafında.Ve O, aynada gördüğü şeyde öyle mutlu ki, gülümsüyor. Görkemli zaferlere değil var olduğunu hissettiği için gülümsüyor...

Dokunmak ama öldürmeden...

Savaş meydanında aynaların arasında, kendi gülümsemesinin içinde kayboluyor yavaş yavaş. Yok oluyor.Sonrası sessizlik...Ve bir yerlerden minik adımların sesi geliyor. Korkusuzca, yavaşça, düşe kalka, bir rüya gibi...Nefretinden sıyrılmış, inancı yerine gelmiş gibi...

Bir yerlerde yeni bir kahraman doğuyor.

No comments:

Post a Comment