8.10.2012

Hiç'i Beklerken..



Siz hiç 8 ay boyunca gelmeyecek birini beklediniz mi?
Ben bekledim.
Aslına bakarsanız, ben de beklediğimi bilmiyordum. Daha farklı planlarım vardı. "En uzun ayrılığın ardından kavuşmak.." gibi.. Çok önce planlanmış bir oyunun içinde zaten bir "hiçi" bekliyormuşum, farkında değilmişim.

Söylenecek binlerce söz varmış gibi şimdi...

Oysa her şey aç karnına yakılmış bir sigaranın ağızda bıraktığı o leş tat gibi.. Gülümsemek bile zorunlu bir vazife, biraz da gururu kurtarmak adına askıda bir "tebessüm" sadece. Boşluk gibi, hiçlik gibi adeta. Bilirsiniz işte "ölüm gibiydi ama kimse ölmedi" dizesinden halliceyiz.

Binlerce yalan masanıza gelip selam verir, geçer. Bildiğiniz ama inanmak istemediğiniz şeyler, bir anda pek çok gerçeği sindirmek insana zor geliyor. Tüm yaşadıklarınız başkası tarafından çok önceden "planlanmış" ve siz o planın içinde fark etmeden hayal ederek, umut ederek yaşamışsınız. Yalan nedir sevgili okuyucu? Var olmayan bir şeyi varmış gibi söylemek mi, bir insandan bazı şeyleri gizlemek mi yoksa zaten sonunu yazdığınız bir hikayenin içinde "özlüyorum" demek mi? Hangisi daha aşağılık, hangisi daha adi çözemiyorum.. Hangisine daha çok kızıyorum, hangisi beni daha çok yaralıyor kestiremiyorum.

Kulak arkası ettiğiniz onca gerçeğe rağmen bir kadın sizin için rüyaya yatar umutlanırsınız. Affedersiniz ama malsınızdır.Sahici bir tokatla kendinize gelmeniz gerekir.

İnsan içinde olduğu karanlıkta tutunacak hiç bir şey kalmadığında saçma sapan umutlara tutunuyor...Ben kendim için farklı yollar arıyorum. Gözlerim karanlığa çabuk alışıyor. Kendimi bırakmıyorum, çaresizce bir çıkış arıyorum. Bir umut, karanlık çöl gecelerini parlatacak bir yıldız, bana yolumu gösterecek bir dolunay...

Çok mu şey istiyorum?

Bu yazıya bu şarkıyı yakıştırdım. Çünkü her bir kelimesi bu yazıya ait gibi. Gece vakti çok mu buhranlı bir yazı oldu sevgili okur?